Kayıtlar

Ocak, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pozantı (Şiir)

POZANTI Sert yamaçların ötesinde Akan bir çaya çocuklar Ayaklarıyla hem de çıplak Giriyorlar Ve yollar Benim özlemim kadar geniş Ve özlemek ne kadar acı Evet kırmızı bir sonbahar Gözlerine bir sis gibi iner Pozantı Belki buradan çıkmıştır Belki sana küsmüştür Elleri ne kadar uzak, yabancı Belki ondadır bu akşam Belki gülmüştür Yüreğine bir çığ gibi düşer Pozantı Savaş Şengül Aralık 2002

Oradan Geçse (Şiir)

ORADAN GEÇSE Oradan geçse hep biriyle-hep aynı adam- Bir kafeye çökmüşüm çay üstüne çay Ne derslere takmışım ne de oltayı Sallıyorum sahildeki değirmenlere Oradan geçse hep biriyle-hep aynı adam- Niğde'den bir toz kalkar;güzel kokar bir yandan Savaş Şengül Temmuz 2002

Bir el (Şiir)

BİR EL Sonra bir el, iki güzel göz ucu Bir bebek yansıması oymalı pencerelerden Bir araba, bir egzoz, bir teker gıcırtısı Ve boğulan bir çocuğu buldular en durgun yerinden O çağıl çağıl akan, o durulmayan nehrin Sonra bir el, iki güzel göz ucu Yok etti tılsımını o güçlü ezgilerin. Savaş Şengül Temmuz 2002

Bakış (Şiir)

BAKIŞ Sokaktaki çocuklar Badem dallarını kırarken Sobaya bir odun daha attım Mektubumu aldın mı bilemiyorum Bahçedeki serçeler Yağmurda titriyorken Karanlık bulutlara baktım Yanında biri mi var göremiyorum Savaş Şengül Kasım 2002

Gidilmeyen (Şiir)

GİDİLMEYEN Buradan niye gidilmez biliyor musun Rüzgar Karanlık bir bulvarda söner de ondan Çatılara kar yağar sabahları Sokaklara sis yağar sen kaybolursun Buradan niye gidilmez biliyor musun Hele bir bahar gelsin Hele o sıcak yüzler gülsün Çiçekler tarlalarda sen sokaktasın Bir ikindi üzeri, bir çay içme vakti Buradan niye gidilmez biliyor musun Kardeşini özlersin de ondan Haziran 2002 Savaş Şengül

Fırsatçı (Şiir)

FIRSATÇI Bana Gezgin bulutlar altında yürüme fırsatı verme Bir sahil barında donabilirim İskelede voltalamak istersem Pekala kandırabilirim seni Beni sakın dinleme Bana Gezgin bulutlar altında yürüme fırsatı verme Bana Sönük yıldızlar altında üşüme fırsatı verme Bir de yoksunsam meraklı bakışlardan Kendimi rakıyla boğabilirim Teknelere dalıp açık denizde Taş sektirirsem sahil uzamaz Kendimi rakıyla boğsam kimse farkına varmaz Balıklar cesedime bayılır ya yine de Bana Sönük yıldızlar altında üşüme fırsatı verme Savaş ŞENGÜL Ocak 1999

Pavyon (Şiir)

PAVYON Bu pavyona nasıl geldik; az önce sokaktaydık Şenol kayıp düşmüştü; şarap avucuna dökülmüştü Bir kardeş sevecenliğiyle tutup kaldırmıştı Tarık Barış şarkı söylüyordu; kızın lambaları çoktan sönmüştü Bu pavyona nasıl geldik az önce sokaktaydık Sisli bir sokakta usul usul yağan kar Çünkü dünya sevmemişti bizi; itler kadar yalnızdık Elimize, yüzümüze şarabımıza çarpıyordu rüzgar Bu pavyona nasıl geldik; az önce sokaktaydık Okul dağılmıştı; sular zaman gibi donmuştu El ayak çekilince, çökünce yoksul karanlık Şişeye baktı Barış, şarap dibini bulmuştu Savaş Şengül 17 Ocak 2019

SPOR VE SİYASET ÜZERİNE (MAKALE)

Resim
SPOR VE SİYASET ÜZERİNE     Gençliğe adım attığım yıllarda spora ilgim büyüktü.Futbol oynamayı hiç beceremedim.Bütün tecrübem mahalledeki boş arsalarda ikişer taş dikerek oluşturulmuş kalelerin arasında, oyuna lütuf olsun diye alınmış bir etkisiz eleman olarak -bizim tabirimizle ''çorbadan''- o kaleden bu kaleye gereksiz koşulardan ibaretti.Oynamayı beceremedim fakat izlemekten oldukça keyif alırdım.Dünya ve Avrupa kupalarını iple çekerdim.Hayatımın o dönemindeki hiçbir kupayı kaçırmamışımdır.       Son yıllarda ne uluslararası kupalar ne de ulusal liglerimiz ilgimi çekiyor.Futbolun tamamen finansal sisteme dönüşmesi, kapitalist baronların elinde kirlenmesi beni de pek çok insan gibi soğuttu bu branştan.Sadece hayallerimde o amatör ama güzel günleri yaşatıyorum o kadar.        Belki de gerçek hep öyleydi; bilemem.Portekiz diktatörü Salazar ve İspanya diktatörü Franco'nun futbol üzerine söylediği meşhur cümleler yarım asırdır ortalıkta dönüp duruyor.Fu

BAYRAK (Öykü)

Resim
BAYRAK ''Milli sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür.Birbirinden ayrılamaz'' Erzurum Kongresi Kararları 1. madde 7 Ağustos 1919 1.Kısım       Karanlığın ürküten sessizliği silik bir ''vınnn...''la yarıldı.Asker siperin içine sırtüstü düştü.Vücudu epilepsi nöbetine tutulmuş gibi iki üç kez sertçe sarsıldı.Sonra duruldu; gittikçe sakinleşen nefesi çok geçmeden kesildi.Onbaşı şaşkın; donakalmıştı.Kendini toparlaması ne kadar zaman aldı bilemem; açıkçası zamanın tüm anlamını yitirdiği cehennem fırtınası o ilk ''vınnn...'' sesiyle başlamıştı.   Onbaşı kendine gelir gelmez siperde sürünerek askerin yanına gitti.Yüzünden vurulmuştu asker.Yüzünden geriye, kan deryasından başka bir şey kalmamıştı.    ''Cemil...! diye bağırdı onbaşı.Şehit Cemil'in göğsüne kapandı.Titriyordu, ağlıyordu, neyapacağını bilemiyor, Cemil'in cansız göğsüne, sevgi dolu göğsüne sığınıyordu.     Asteğmenin

KIŞ - (Şiir)

                     KIŞ Bu kış hiç bitmeyecek; bu sefer korkuyorum Telefonum çalmaz oldu kapım vurulmaz Ne olduysa o karlı gecede oldu Geçip giden zamana çare bulunmaz O gece nasılsa yola çıkmıştık Kamyon yaralı bir kuş gibi titriyordu Gece, uçsuz bir bozkırda kara bir perde Kalakaldık; yanık sesli baykuşlar ötüyordu Uzaklarda ne bir ev ne bir minare Kar üzerime üzerime hunharca yağıyordu Bu kış hiç bitmeyecek; bu sefer korkuyorum Bu havada gitme üşürsün; mahvolursun Kar üzerine üzerine bir hançer gibi düşer Hatırladığın ne varsa hepsini unutursun                                       Aralık 2015

Karakuyu Garı (Şiir)

KARAKUYU GARI Karakuyu garından bir tren kalktı Sokak lambalarında yorgun kelebekler Arkasında simsiyah bir sabahtı Belki görevliler lokomotifleri bekler Umut Fırtınalı okyanuslar kadar uzaktı Karakuyu garında şafak sökerken Saatler kendisiyle durdururken zamanı Bir ihtiyar keyifsizce sigara sardı Torununun ayağında yırtık terlikler Ve saçlarında ılık bir rüzgar Tombul bir kadın uykuya daldı Ben ki bu gece hiç uyumadım Bahçedeki ateş böceği söndü Küllüğüm taştı, soğudu çayım Yapayalnız gölgem duvarda bir kayboldu bir göründü Bu gece hiçbir derdime çare bulamadım Bir düdük sesiyle gar hayata döndü Ve ben tükeniyordum adım adım                                    2015

KARANLIĞA ŞİİRLER - 1 (Karanlıkta İzlenen)

                          KARANLIKTA İZLENEN Aztek yerlileri ve yoksul İspanyol halkına ithafen... Yağışlardan arta kalan gök gürültüsü ve kasvetli gecede Nesneler anlatıyor her şeyi kendince,bütün şairaneliğini Seriveriyor önüme bir kararıp bir aydınlanırken yüzüm Ortasında yıldırımsı  öcalmaların, bir düş seliymiş gibi Karanlık... Karanlık... Karanlık bir gecede susturdu şarkısını,yarım yamalaktı zaten Islak çimlere yasladı gitarını, ay geçmiyordu üzerinden Ve çekti kılıcını; yarılsa gece; inatçıydı; yansıtmazdı dolunayı bu kılıçta da Küfretti; tütün sardı; gördü gözlerinin kömürlenmiş restini Ölü ağaçların külleriyle uzandı sigarasına Ölü ağaçların külleriyle yaktı sigarasını Ve doğruldu ordu; ölü ağaçların küllerine işedi Kadın özleme fırsatları çalındı kahve fincanlarında Yorumlayınca bilici gördüğü o karanlık düşünü Terli ve kocaman gerdanıyla gözlüğü Bir gözüne oturmuştu; bakmazdı ötekiyle; kördü öteki gözü Kara